Blog

18.09.2013 23:05

Dünya Uygur Kurultayı (DUK)

Dünya Uygur Kurultayı (DUK), Sincan Uygur Özerk Bölgesi içindeki ve dışındaki Uygurların hak ve çıkarlarını savunmayı amaçlayan, sürgüne gönderilmiş Uygurların oluşturduğu uluslararası bir örgüttür. Uygurların sesini dünyaya duyurmak hedefiyle yola çıkan örgütün şimdiki başkanı Rabiya Kadir, onursal başkanı ise M. Rıza Bekin'dir. Çin Halk Cumhuriyeti tarafından terör örgütü olarak kabul edilmektedir.

1992'de Türkiye'nin İstanbul şehrinde Türk Kara Kuvvetleri'nden emekli Tuğgeneral Rıza Bekin (daha sonra Doğu Türkistan Vakfı başkanı ve Dünya Uygur Kurultayı onursal başkanı) ve yandaşları tarafından kurulan Doğu Türkistan Millî Kurultayı'ndan sonra İsmail Cengiz'in öncülüğünde kurulan Doğu Türkistan Milli Merkezi'nin daveti ile İstanbul'da yapılan istişare toplantılarının ardından kurulan Doğu Türkistan Kurultayı ile 1996'da Almanya'nın Münih şehrinde Dolkun İsa ve yandaşları tarafından kurulan Dünya Uygur Gençler Kurultayı gibi küçük örgütler, 2004'te Erkin Alptekin başkanlığında birleştirilerek Dünya Uygur Kurultayı oluşturulmuştur. Kurultayın kuruluşdaki esas adı Doğu Türkistan Kurultayı idi. Daha sonra bu isim Doğu Türkistan (Uyguristan) Kurultayı olarak değiştirildi. Akabinde yurdun milli, coğrafi ve tarihi adı olan Doğu Türkistan ismi kaldırılarak Uygur Kurultayı olarak değiştirildi. Bu değişiklik üzerine Doğu Türkistan'ın bütünlüğünü savunan bir grup Uygur, Kazak, Kırgız ve Özbek kardeşleriyle birlikte 2004 yılında Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümetinin etrafında birleştiler. Sürgün Hükümeti'nin ilan edildiği İstanbulda düzenlenen basın toplantısına Gen Rıza Bekin de katıldı. Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti'nin Başbakanlık görevine 2009 yılında İsmail Cengiz getirildi. Hükümetin Cumhurbaşkanlığı görevini ise Ahmet İgemberdi yürütüyor.

18.09.2013 22:28

UYGURLAR

 

Uygurlar, çoğunluğu Çin Halk Cumhuriyeti'ne bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan Türkî halktır. Dilleri Türk dillerinden Uygurca'dır. UygurcaArap kökenli bir alfabe ile yazılır.

Uygurlar, geçmişte Çin ile dostça ilişkiler kurmamış, baskı ve işkence ile birlikte yaşamaya zorlanmıştır. Böylece, köyler ve kasabalar gelişerek kalabalık şehirler haline gelmiştir ve bu nedenle ilk yerleşik hayata geçen Türk devletiUygur Devleti olmuştur. Bunun sonucunda tarım ve mimarigelişmiştir. Tahta harflerle matbaacılık yapan Uygurlar, kağıdı da kullanmışlardır. Bu sayede yeni bir alfabe oluşturmuşlardır. Bu alfabe 14 ila 18 harften oluşur. Uygurlar, kendi dinleri dışında diğer dinlere hoşgörülü olmuştur.

Uygur halkı iki defa, 1933 ve 1944 yıllında, kendi otonom cumhuriyetini kurmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti 1949'da Doğu Türkistanı işgal ederek, Uygurların 1944'den beri var olan 2. Doğu Türkistan Cumhuriyetini yok etmiştir. Uygur halkı, Çin içerisinde kendi geleneklerini ve kültürlerini sürdüremediklerinden yakınmaktadır. Uygurlar, her ne kadar sözde özerk bir cumhuriyete sahip olsalar da, Çin egemenliğine girdiklerinden beri bağımsızlıkları için mücadele etmektedirler. Uygurlar, Mani dininin terimlerini Türkçe'ye çevirerek Çin kültürünün asimilesine mağruz kalmayı önlemek istemişlerdir.

18.09.2013 22:19

ATATÜRK'ÜN EMİR TİMUR HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜ

Mustafa Kemal Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşlarından Mahmut Esat Bozkurt, "Aksak Demir (Timur)'in Devlet Politikası" adlı eserinde ulu önderin Emir Timur hakkındaki kanaatleri ile ilgili olarak şunları nakletmektedir:

"Atatürk, Demir'i (Timur'u) çok severdi. Onun kumandanlığına, devlet adamlığına hayrandı. Bir gün Yıldırım'la Demir arasındaki Ankara Meydan Muharebesi'ni harita üzerinde değerlendiriyordu. 

'Bakınız' dedi, 'Yıldırım, Demir'i öyle bir kıskaç içine almış ki, bu kıskaçtan Demir'den başka bir kumandan sıyrılıp çıkamazdı. O çıktı ve hasmını yendi.' 

Ve ekledi: 'Ben, Demir zamanında gelseydim, onun yaptığı işleri başaramazdım. O benim zamanımda gelseydi, yaptıklarımdan çok daha büyüklerini yapardı.' 

Yıldırım için ise, 'Büyük manevracıdır. Fakat Demir'in yanında çocuktur' derdi."

18.09.2013 20:59

Kutadgu Bilig

 

Karahanlı Devleti hükümdarı Ulu Kara Buğra Han'a, Kutadgu Bilig adlı eseri (ilk siyasetname ve ilk mesnevi örneğini) 18 aylık bir çalışma sonunda 1070 yılında sunmuştur. Bu kitabı okuyan “Ulu Kara Buğra Han” kendisine Ulu Has Hacib unvanını ve Kaşgar'da vezir yardımcısı görevini vermiştir.

Kutadgu Bilig'in Uygurca olan ilk nüshası 1439'da Herat'da bulunmuştur. Bulunan ikinci bir nüshası Arapça'dır. Kitabın ilk baskısı 1900'de Radloff tarafından yapılmıştır.

Eserden bir bölüm:

Kitabıma, okuyana mutluluk getirsin, ona doğru yolu getirsin diye Kutadgu Bilig adını koydum. Ben sözlerimi söyledim,düşüncelerimi yazdım. Bu kitap her iki dünya için de doğruyu gösteren bir rehberdir,yardımcı bir eldir. Dosdoğru bir söz söyleyeyim size: Her iki dünyayı da devletle elinde tutabilecek kişiden daha mutlu kimse yoktur. Önce Gündoğdu'yu tanıtayım. O hükümdardır, doğru yasayı (töre) temsil eder. Aydoldu ile mutluluk güneşi doğar, o da mutluluğun(kut)temsilcisidir. Öğüdülmüş aklı, Odgurmuş akıbeti temsil eder. Ben sözlerimi bu dört değer (doğru yasa,mutluluk,akıl,akıbet) üzerine kurdum. Okuduğunda anlayacaksın,dikkat et.

Yusuf Has Hâcib bu yapıtında bilimin değerini de tartışır. Ona göre, alimlerin ilmi, halkın yolunu aydınlatır; “ilim, bir meşale gibidir; geceleri yanar ve insanlığa doğru yolu gösterir. Bu nedenle alimlere hürmet göstermek ve ilimlerinden yararlanmaya çalışmak gerekir. Eğer dikkat edilirse, bir alimin ilminin diğerinin ilminden farklı olduğu görülür. Mesela hekimler hastaları tedavi ederler; astronomlar ise yılların, ayların ve günlerin hesabını tutarlar. Bu ilimlerin hepsi de halk için faydalıdır. Alimler, koyun sürüsünün önündeki koç gibidirler; başa geçip sürüyü doğru yola sürerler.”

Bir siyasetnâme veya bir nasihatnâme olarak nitelendirilebilecek Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hâcib ve içinde yetiştiği çevrenin ilmî ve felsefî birikimi hakkında çok önemli bilgiler vermektedir. Platon'un devlet ve toplum anlayışı çok iyi bilinmekte ve uygulanmaya çalışılmaktadır. Bilimin ve bilginlerin değeri anlaşılmıştır; bilim, güvenilir bir rehber olarak görülmektedir. Kendisi bu kitabı yazmakla büyük bir cesaret örneği göstermiştir çünkü bu Türk edebiyatındaki ilk siyasetnamedir.

18.09.2013 20:58

Yusuf Has Hacip

 

Türk tarihi kaynaklarında Karahanlılar dönemi hakkında yeterli bilgi olmadığı gibi; bu devletin 'vatandaşı' olan “Balasagunlu Yusuf” hakkında bilgiler de yok denecek kadar azdır. M.S. 1017-1019 yılları arasında doğduğu rivayet edilmektedir. Dönemin 'Kuz-Ordu' isimli şehri Balasagun'da doğmuştur. Kendisinin tam bir biyografisi henüz oluşturulamamıştır. Büyük eseri boyunca adını bile sadece bir kez, "Kitap sahibi Yusuf, büyük has hacib, kendi kendine nasihat eder" başlıklı, son bölümünde anmıştır. Bu başlıktan baş teşrifatçı olduğu da anlaşılmaktadır. İyi bir eğitim görmüştür. Çağının geçerli bilimlerinin yanı sıra Arapça ve Farsça da öğrenmiştir. 1077 yılında Kaşgar'da vefat etmiştir. Türbesi de bu kenttedir.

Karahanlı Devleti zamanında yaşamıştır. Temel eğitimini Balasagun'da almıştır. Kendisine önceden Balasagunlu Yusuf denilirken , sonrasında Has Hacib unvanını almıştır. Yusuf Has Hacib, Türk dili ve edebiyatı için temel bir eser olan Kutadgu Bilig (Kutlu kılan bilgi) kitabının yazarıdır. Kutadgu Bilig 6645 beyitlik bir eserdir. Eser, Allah'a hamd, Peygamber'e ve Dört Halifeye teşekkürle başlar.

Yusuf Has Hacib, astronomi bilimini öğrenmek isteyenlerin, önce geometri ve hesap kapısından geçmesi gerektiğini söylemiştir: “Aritmetik ve cebir, insanı kemâle ulaştırır; toplama, çıkarma, çarpma, bölme, bir sayının iki katını, yarısını ve kare kökünü alma işlemlerini bilen, yedi kat göğü avucunun içinde tutar. Her şey hesaba dayanır.”

Yusuf Has Hacib, Türk edebiyatındaki ilk siyasetnameyi yazmıştır. Türk edebiyatında ilk nazım şeklini de o kullanmıştır. Bu nazım şekli de mesnevidir. Bundan dolayı ona Yusuf Has Hacibdenilmiştir.

18.09.2013 20:54

Orhun Yazıtları, Göktürk Yazıtları ve ya Köktürk Yazıtları

 

Orhun YazıtlarıGöktürk Yazıtları ya da Köktürk YazıtlarıTürklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır.Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarını Yolluğ Tigin yazmıştır. Yolluğ Tigin aynı zamanda Bilge Kağan'ın yeğenidir. Yazıtlarda bu abidelerin sonsuzluğa kadar kalması temennisi ile "Bengü Taşlar" denmiştir.

Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan’da Orhun Vadisi'nde bulunmuşlardır. Bu yazıtlar II. Göktürk Kağanlığı'na aittir. Yazılış tarihleri MS. 8. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Yazıtlardan Kül Tigin Yazıtı 732 yılında, Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında yazılmışlardır.

1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen tarafından, Rus Türkolog Vasili Radlof’un da yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi'nde bilim dünyasına açıklanmıştır.

18.09.2013 19:05

TÜRK TARİHİNİN BAŞLANGICI

Kıvançla belirtmek gerekir ki, Gud'ların, özellikle Kas'ların dillerinin Türkçe oluşunun açıklanmasıyle, Sümerce sorunu da, bütünüyle aydınlığa kavuşmuştur. Son incelemelere göre, hiç kuşkusuz kesinlikle, Sümerce, Türkçedir demek doğru olur.


Türkler bugün olduğu gibi, eski çağlarda da ayrı ayrı boy adları ile tanınıyorlardı. Bugünkü, Kırgızlar, Özbekler, Yakutlar, Çuvaşlar gibi, eski çağlarda da Subarlar (Subariler, Subirler), Gud'lar ya da Guz'lar (Kaş'lar) vardı. Kısaca İ.Ö.3500 yıllarında yaşamış olan Sümer'ler de, İ.Ö.2500 yıllarında hükümran olan Gud'lar (Kut'lar) ve yine 1.Ö.1700 yıllarında hâkimiyet kuran Kaş'lar (Guz'lar) arasındaki zaman farkı hükümranlık zamanlarının farkıdır. Yoksa Türkler bu yörelerde aralıksız, uzun yüzyıllar yaşamışlardır, İ.Ö. Sürye'deki Kas'lardan tarihçi Strabon Kos adiyle söz ettiği gibi Hazreti Muhammed zamanında da Türklerin bu yörelerdeki varlığından ve güçlerinden hadislerde de önemli kayıtlar vardır3. Kaldı ki, Hazret-i Muhammed'den önce, Mekke'nin anahtarının muhafızı olan Huza'a kabilesinin Türk asıllı olduğu Emir Kuzay gibi adlardan esinlenerek söylenebilir (bkz. islam Ansiklopedisi Huza'a). 
Türkler, Mezopotamya'da, Sümer ülkesinden başlayarak, yüzyıllar boyunca yaşamışlar, fırsat buldukça Samî kavimlere hükmetmişler, önce, Sümer Gudea krallığını, sonra Gud(Kut) krallığını, daha sonra da Guz (Kas) krallığını kurmuşlardır. Son iki krallığın hakimiyeti toplam yedi yüzyıl sürmüştür. Böylece, Türkler, bu alanlarda, Mezopotamya'da, Sürye'de, Sürye Selçuklu devletini kuracak kadar yeni yeni akınlarla varlıklarını sürdürmüş samilere uyum göstererek yan yana yaşamışlardır.

Kas Hanedanı Kral Adları: 
GANDAŞ 
Gandaş (Gan-daş = Kan- daş = Kandaş "aynı kandan olan") 
AGUM 
Agum I, II, III. (Ag-u-m = agam, Sayın büyüğüm"4) 
KAŞTlLlAŞ 
Kaştiliaş, I, II, III (Kaş-til-i-aş — Kas-dil-li "Oğuzlardaki Beg-dil-li 
= Beydilli gibi soy gösteren ad")

Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu

18.09.2013 18:56

BOZKURTLARIN ÖZELLİKLERİ

1- Bozkurtlar, Türk’ler gibi ataerkil bir yapıdadır. (Yani ataya bağlıdır)

2- Bozkurtlar, Türk’ler gibi teşkilat halinde bir yaşam sürerler.

3- Bozkurt sürüsünün, Türk ailesindeki gibi bir lideri vardır ve sürü o liderin emrinden çıkmaz.

4- Savaş şekilleri olarak benzerlik gösterirler. ( Bozkurt sürüsü sağdan ve soldan giden öncüler, akabinde de göbekten gelen ana kuvvetle saldırırlar, Türk’lerdeki Hilal taktiği buradan gelir)

5- Bozkurtlar eşlerini kıskanırlar (çok sağlam bir özellik)

6- Karda yürüyen 40 bireylik bir sürüyü takip eden biri sadece 5-6 ayak izi görebilir. Çünkü sürü önde giden lider Bozkurt’un ayak izlerine basarak ilerler. 6-7 kurt bulacağınızı düşünürken koca bir sürüyle karşılaşabilirsiniz.

7- Bozkurtlar, Türk’lerin oldugu gibi özgürlüklerine düşkünlerdir. Dünyada evcilleştirilememiş tek hayvan olma ünvanı Orta asya bozkurtlarındadır… Hayvan yakalandığında tüm hayvanların aksine gırtlak kısmında bulunan öd denen keseyi parçalar ve intihar eder.

8- Tüm hayvanlarda bir yavrunun annesi yada babası ölürse yavru da ölür. Fakat bozkurtlarda sürü hiyerarşisi buna müsaade etmez, yavrunun hem annesi hem de babası ölse dahi yavru hayatta kalır. Diğer sürü üyeleri yavruyu evlat edinir ve kendi yavruları gibi büyütürler.

9- Bir bozkurt sürüsü Sadece yiyeceği kadarını avlar, ve yine harika bir özelliktir… Kuzulu koyuna saldırmazlar ( Yavrusu olan bir hayvana saldırmazlar)

Etiketler

Etiket listesi boş.

Sitede ara

Anket

YAZILARIMIZDAN MEMNUN MUSUNUZ?

Evet (13)
68%

Hayır (6)
32%

Toplam oy: 19